28 Temmuz 2014 Pazartesi

İnsanlar çok normaldiler; katiyen biat etmiyorlardı deliliğe

Amerika'nın birleşik olmayan devletlerinden birinde yaşayan bir gençti, Bilinmez. Evet, ismi yoktu. Koyduklarında O'na sormamışlardı çünkü. Her güne yeni bir isimle başlaması için bir sebepti bu. Ve yaşadığı coğrafya da buna benzer bir sebebin sonucuydu. Claris tarikatına mensup bir siyahi, Avrupalıların azınlıkta olduğu bölgelerde bir Kreol'du. Asla "hep" olmayı düşünmedi zira "hiç" olmak her zaman daha huzur vericiydi. Hayatı bir destandı Bilinmez'in.

"Çok", içinde "tek"i barındırır mı bilinmez ama Bilinmez'in hem mitolojik tanrıları hem de inandığı kutsal kitabın tanıdığı tek bir tanrısı vardı.

Gerçeği düşleriydi, ismine eşdeğer. Bazen neyi düşlediğini bile bilemezdi. Yazardı düşlerini defterine. Kaleminin defterini hırpaladığını ve ağlattığını düşünürdü hep, bunu bile dert ederdi kendine.

Hırçın dalgaların koyu yumrukladığı bir sabah, olumsuzluk eklerinin çığlığı karıştı düşlerine. Kesip atamadı mukavva ekleri, kendine bir ölüm yazması gerektiğini düşündü o an. Olumsuzluk ekleri, bilekleriyle yer değiştirmeliydi. Hayatının geri kalanından kendini sakınarak daha ne kadar yaşayabilirdi ki? Kader'e inanmasa da kendi kaderini yazdığına inanırdı. Kaderini yanlış yazmaktan zevk alan insanların varlığına da. Ki bu insanlar, levitasyonu ölüm sanırlar.

O'na göre insanlar çok normaldiler; katiyen biat etmiyorlardı deliliğe.

Bilinmez, son bir sigara yaktı.
Son mektubunu yazarken; kendine son bir isim koydu Aemulus.
Putlar devrildi birden, Tanrı can çekişerek öldü.
Başbaşa kaldı hayatla, son anında.

Ve bomboş bir sayfanın altına attı imzasını.

-Aemulus-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder