Hüznün ve acının binbir rengi gizli Dolorita’nın göz
kapaklarında. Aktığında gözyaşları, yerçekimine
yenik düşer en gerçekçi maviler. Uyumak için yumduğunda gözlerini, gecenin karanlığında bir siyah daha belirir, gösterir
yıldızlara siyahın tonlarından yaptığı gökkuşağını. Renklerden alacağı yoktur
hiç, verdikleri ise mutlu edemez alacaklıyı. Uyumaz Dolorita, Ağlamaz. Sır gibi
saklar acılarını. Siyahlar büyütür içinde, kusmaz kimseye. Kusamaz
kalbindekileri. Kabuslarından korkardı
belki, daha korkulur olmasaydı gerçeği. Dolorita,kendini bu çöplüğe ait hissetmez.
Hissettirmez aldığı her nefes. Zaman üç
maymunu oynadığında arınır giysilerinden. Yaralarına bakar. Tek silahı olan
kalbini biler kabuk bağlamış yaraları, bastırdıkça üstlerine. Mazoşist
sabahlara uyanmak için sıyırır kabuklarını. Kalbinden akan kanda boğulan
hislerine can simidi atar masum katil. Kimseye söylemez, gözlerine bakmayan
kimse anlamaz, evren sormaz, Tanrı sorgulatmaz, cam bulutları şimşekler
kırmadıkça yağmurlar hissetmez. En büyük
zaferleri alır bir başkasının kalbine girdikçe hançerleşen kalbi. Karşısındakini gömer bilinmezliğe. Acısını pay
eder. Paylaşımcıdır Dolorita. Acısı, acımasızlığıyla doğru orantılı. Her
kalpten kan alır ama gruplar hep farklıdır, uymaz kendine.
Duyu organlarıyla sarhoş olur Dolorita,
“Kayıp” olur birini umursadığında.
Tebessüm eder tanrı’nın yeryüzündeki ortaklarına.
Eğilmez hayat masalının önünde,
Hiç susmaz kalbi ama ağzı her daim kilitlidir.
Gün gelir,, Galeno alır nasibini hançer salvolarından, bu en
tatlı pususudur Dolorita’nın.
En tatlı ölümdür Galeno için aşk,
En savunmasız anıdır kalp kapakçıklarının.
En görünmez yerde satar ruhunu yalnızlığa.
Kanamak,,
En eski filmidir İspanyol kaldırımlarının,
En uykusuz nöbettir Galeno için bu bekleyiş,
En masum katildir Dolorita.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder